Pek çok erkek güne sakal tıraşıyla başlar ve tıraşı daha kolay ve keyifli hale getirmek için icat edilmiş pek çok tıraş ürünü kullanır. Peki, tüm bu tıraş ürünleri, tıraş bıçakları, jiletler, tıraş kremleri nasıl ortaya çıktı? Erkekler sakallarını kesmeye neden ve nasıl başladı, hiç merak ettiniz mi? Bu yazımızda sakal ve vücut tıraşının ilginç tarihine ve nasıl tüm dünyaya yayıldığına göz atacağız.
Tıraş Olma Fikri Ne Zaman Ortaya Çıktı?
Tam bir tarih vermek elbette zor ancak arkeolojik bulgular ilk tıraşın M.Ö. 100.000 ila 60.000 bin yıl arasında yapıldığı fikrini veriyor. Bu dönemde mağara insanları basit aletler yapabiliyorlardı ve tahminlere göre tıraş olmak için kenarları keskin istiridye kabuklarını, vahşi hayvan dişlerini, çakmaktaşından yaptıkları kaba bıçakları kullanıyorlardı.
Tıraş bıçağı ve tıraş ürünü olarak tanımlanabilecek ilk eşyalar ise Antik Mısır’da M.Ö. 4.000 yılına tarihleniyor. Soyluların ve rahiplerin mezarlarında bulunan bakır ve obsidyen jiletler ve ayna olarak kullanılan parlak plakalar tıraşın Antik Mısır’da üst sınıf arasında yaygın olduğunu gösteriyor. Bu dönemde dünyanın diğer bölgelerinde böyle özelleşmiş aletlerden ziyade cam ve keskinleştirilmiş volkanik taşlar kullanılmaktaydı.
Tıraşın ilk olarak Mısır’da gelişmesinin nedenleri arasında hem coğrafi hem de kültürel sebepler yer alıyor. Nil Vadisi gibi sıcak ve nemli bir yerde uzun sakalları ve saçları olan insanlar için temiz kalmak çok zordu. Yunan Tarihçi Herodot Mısırlıların temizliğe düşkünlüklerinden ve günde birkaç kez banyo yapmalarından bahseder. Aynı dönemlerde Yunan dünyasında sakal ve vücut kıllarının eksikliği bedenin bozulması ile eş tutularak kötü görülürken Mısır’da sakal, saç ve beden kılı temiz olmamayı çağrıştırırdı. Firavunlar, rahipler, üst düzey bürokratlar sadece vücut kıllarını ve sakallarını değil saçlarını da kazıtırlardı ve başlarına törensel, altınla süslenmiş peruklar takarlardı. Antik Mısır ve Mezopotamya’da berberlik tıpkı doktorluk ya da rahiplik kadar saygı görülen bir meslekti ve sadece en zenginlerin bir berberi olabiliyordu.
Yunan dünyasının sakala bakış açısını değiştiren olay Büyük İskender’in Mısır’a gelmesiydi. Sakalsız askerlerin yakın dövüşte daha avantajlı olacağını fark eden İskender bütün askerlerine sakal tıraşı olmayı zorunlu tuttu ve bu gelenek eve dönen askerler tarafından sürdürülerek günden güne yayıldı.
Roma dönemine gelindiğinde sakal tıraşı soylular ve zenginler arasında tamamen yaygınlaşmıştı. Pürüzsüz bir cilt zenginliğin ve soyluluğun göstergesi sayılıyor, sakal ise barbar olmakla ilişkilendiriliyordu. Romalı erkekler ilk sakal tıraşlarını “erkekliğe adım atma” olarak niteliyor ve bunu kutluyorlardı. Roma’da sakalsız olmak öyle önemli hale gelmişti ki Julius Caesar sakallarını tek tek cımbızla yolduruyor ve sonrada yüzünü ponza taşı ile zımparalatıyordu. Bu dönem M.S. 100’e kadar devam etti, sonrasında İmparator Hadrianus döneminde sakal bırakmak yeniden moda olmaya başladı ancak sakal tıraşı olma alışkanlığı artık tüm medeniyetlerde yayılmıştı ve pek çok yerde ilk berber dükkânları görülür olmuştu bile. Tıraş köpüğü ve tıraş jeli gibi yumuşatıcı ve kayganlaştırıcı ürünlerin ortaya çıkmasına henüz çok zaman vardı ve tıraş kremi olarak reçine, zift, beyaz asma veya sarmaşık sakızı özü, keçi safrası gibi çok çeşitli doğal malzemeler kullanıyorlardı.
Modern Tıraş Bıçaklarının Ortaya Çıkışı
Antik Mısır’da bakırdan imal edilen jiletler yüzyıllar boyunca değişerek önce bronzdan sonra demirden imal edilmeye başlandı ve berberlik iyice yaygınlaştı. Fakat bu jiletler aslında hala ustura formundaydı ve insanların evlerinde kendilerini tıraş edebilecekleri kadar kullanışlı ve güvenli tıraş bıçakları ancak 1700’lerde ortaya çıkmaya başladı. Fransız Jean-Jacques Perret jiletin üzerine ahşap bir koruma yerleştirerek ilk gerçek anlamda tıraş bıçağını icat etti.
Tıraş bıçakları gelişimlerini sürdürdü ve nihayet 1847’de mucit W. S. Henson “güvenli tıraş makinesi” denilen “T” şeklindeki klasik makineyi icat etti. Jiletin bulunduğu kenarında tarak şeklinde koruma çıkıntıları olduğundan deneyimsiz kişilerin de görece güvenle kullanabileceği bir tıraş bıçağıydı ve modern tıraş bıçaklarının gelişiminin önünü açtı.
Tıraş için kullanılan bıçaklar hala çabuk köreliyor ve sürekli bileylenmesi gerekiyordu. Bıçağı daha uzun süre keskin kalabilecek ve köreldiğinde de çöpe atılıp yerine yenisini takılabilecek kadar ucuz bir tıraş makinesinin geliştirilmesi için MIT’de profesör olan W. Nickerson’ın 1903’te çelik jileti üretmesi gerekecekti. King Camp Gillette bu kullan-at tıraş bıçaklarını üretip satmak için Gillette firmasını kurdu.
İlk kullan-at tıraş bıçaklarının sorunu görece çabuk paslanmasıydı. İlk tıraş için yeterli olsalar da insanlar hemen çöpe atmak zorunda kalmayacakları, daha uzun ömürlü ve kullanışlı ürünler istiyorlardı. Bu sorunun üstesinden 1960’da paslanmaz çeliğin icat edilmesiyle gelindi ve çok daha fazla kez kullanılabilen, uzun ömürlü tıraş makineleri üretilmeye başlandı. 70’lerden itibaren birden fazla bıçağa, kayganlaştırıcı bantlara ve koruyucu özelliklere sahip daha da gelişmiş modeller geliştirildi ve günümüzde de tıraş bıçaklarının ve tıraş makinelerinin evrimi sürmekte, daha ince, tahrişe neden olmayan özel kaplamalı bıçaklara sahip ve kullanımı daha kolay modeller üretilmekte.